top of page

Arzu Arbak / Mahmut Yenici Diyaloğu

"Hep eksiklikler yaşayacaksın ve hep fazlalıklar. Yaşamın bu olacak işte: eksik - fazla.."

Oruç Aruoba


EKSİK -  FAZLA

Dört ya da beş yaşındaydım sanırım, tam  hatırlamıyorum...
Annem, bir gün beni  bir yere götürdü. Toprak bir yoldan aşağı inip, yüzlerce belki de daha fazla kavak ağacının arasında bulunan küçücük bir kulübeye vardık.
Ben kundaktayken ablam kocaya kaçmıştı, onun eviydi burası. Oğlu olmuştu, benden bir yaş küçüktü adını da  Ümit koymuşlardı.

Yoksullardı ama yanyanalanlardı. Eski yaylı bir koltukları vardı. Ümit'le o koltuğun üzerine çıkıp zıp, zıp, zıplayıp, yere  atlardık. Hatta takla atardık, canımız yanardı ama gülerdik...
Karanlık bizim için bir şey ifade etmiyordu hep umutluyduk Ümit"le
Yolumuzu hep kahkahalara çıkarırdık...

Yaşananlar ya da anılarımız bizi köklerimize mi bağlar ya da kendimiz olmak için yaşanılanın dışına mı çıkmak gerekiyor? Verilen her cevap yeterli mi insan hayatını  anlamaya?
Bölünmek parçalanmak daha ne kadar sürer? İnsan nasıl bulur yolunu?

Mahmut Yenici

bottom of page