top of page

Çatlak Doku

Sanatçılar

Ayşecan Kurtay
Bengi Lostar
Özgür Çelik
Tülin Safi

Okumak, dinlemek, izlemek, konuşmak, susmak, temas etmek. Dikkate alınmayan gündelik deneyim parçalarının birbirleriyle kurdukları bağdan damıtılan "anlam" şimdiyi yaratıyor; yeni bilgi ve deneyimler eklendikçe veya elendikçe dönüşüp değişiyor. Parçalar arasında örülen ağlar görünmüyor, fısıldıyorlar. Rüyada, rastlantıda, bilinç dışının sızabildiği mekanlarda inceden işitiliyorlar.

"Düş Haritaları", bağlamından koparılmış -tıpkı fotoğraf gibi- alıntılardan ve alıntıların birbirleriyle kurdukları ilişkileri yankılayan işlerden oluşan bir alanı tarif ediyor. Bir bütün içerisinden kesitler almak, çizgisel / belli bir perspektiften hareket eden düşünme biçiminde yarıklar oluşturarak başka olasılıklara bakmayı vaadediyor.

Kolektif üretim ve düşünme alanı yaratmak üzere Arzu Arbak tarafından tasarlanan, Ayşecan Kurtay, Bengi Lostar, Özgür Çelik ve Tülin Safi katılımıyla gerçekleşen “Düş Haritaları” atölyesi beş aylık bir çalışma sürecini kapsıyor. Süreç içerisinde katılımcılar görsel sanatlardan, edebiyattan felsefeden sinemadan müzikten alıntılanan parçaları ve bu parçalar arasındaki ilişkiselliği kullanarak bir harita kurguladılar. Birbiri içine çeken birbirini çağıran veya birbirini iten tüm bu parçalar ile kurgulanan düş / düşünce haritası “mesafe” kavramı çevresinde şekillendi.

…………………………………………………………………………………………………….......................................................................................

unutuştan sızan bir silüet, karanlığın içerisinden kopup gelen bir bakış, tozlu raflar arasında unutulmuş bir nesne ya da tam tersi, yığınlar halinde gözün önünde olan ama görülemeyen birikmiş zaman nesneleri... çocukluğun ürkütücü gölgeleri gelip şimdinin gölgeleriyle birleştiğinde , aynı his, aynı koku, aynı korku bedende yerini bulduğunda aritmetik hesaplamanın gösterdiği mesafe yoktur artık. Yinelemeler ve tekrarlarla dolu ömrün ortasında açılan kocaman yarık kapatmıştır tüm mesafeleri.. sımsıkı bir arada tutulmaya, koruyup kollamaya çalışılan mekan, beden de parçalara ayrılır teker teker. kafadan, kol ve bacaktan yoksun biçimsiz olan, yeniden şekillendirilmeyi talep eder etmesine ama artık ne kol ne bacak ne de kafa yerindedir. Tanımlamaların tahakkümünden kurtarmıştır kendini.. öğrenmiştir; eskiden utanması gereken biçimsiz çıplaklığı ile utanmadan yaşamayı..


arzu arbak

Kasım 2024

bottom of page